- +90 (258) 265 32 64
- bilgi@drhasandogan.com
Avrupa, Amerika ve Hindistan’da yaygın olarak uygulanan bu tamamlayıcı tıp yöntemi, insanı bir bütün olarak ele alır,semptomlarla ilgilenmez, bütünsel olarak insanla ilgilenir. Homeopatik tedavide, doğanın değişik alanlarından seyreltilerek elde edilen ilaçlar, potantize edilerek kullanılır. Tedavinin ana prensibi ve amacı içimizde yaradılıştan varolan yaşam enerjisini normalize etmektir. Bunun için ilacın kimyasal etkisinden çok, enerjetik etkisi ve gücünden ve hatta ilacın ruhumdan yararlanılır.
Bu tedavi şeklinin etkili ve bilimsel bir yöntem olduğu, sağlıklı insan üzerinde binlerce kez ispatlanmış ve kabul edilmiştir. Homeopatik ilaçlar; bitkilerden, hayvanlardan, minerallerden ve insanlara veya hayvanlara ait hastalıklı dokulardan yüksek oranda seyreltilerek etkin hale getirilir. Belli bir seyreltme noktasından sonra artık ilacın elde edildiği madde yok olur ve sadece onun enerjisi veya o maddenin ruhu olarak nitelendirebileceğimiz kısmı kalır.
Temel prensibi şu şekilde açıklayabiliriz: sağlıklı bir insanda hastalığa yol açan bir madde, çok az miktarda alındığı takdirde sözkonusu hastalığı tedavi eder. Bu süreç içinde hasta insanın sahip olduğu yaşam gücü aldığı ilaçla daha da güçlenerek harekete geçer ve vücudun kendi kendini iyileştirmesini sağlar.
Homeopatik tedavi genelde akut veya kronik hastalık tedavisi şeklinde uygulanır. Özellikle kronik hastalıkların tedavisi hastanın genel yapısına yani konstitusyonuna hitap eden bir ilaçla yapılır. Buna kontitusyonel ilaç denir.Akut hastalıkta hastanın kontitusyonundan sapmalar olur. Homeopat bu sapmaları tespit ederek yeni tabloya uygun remediyi (ilacı) bulur ve uygular. Konstitusyonel olarak sulphur olan bir kişi hasta olunca Belladona karakteri gösterebilir. O zaman hastaya Belladona verilir ve tekrar karekterinde sulfure dönüşüm sağlanır.
Homeopatinin başarı gösterdiği alanlar
Homeopati şu hastalıklarda kullanılır veya şu hastalıklarda kullanılmaz tarzı bir yaklaşı, homeopatinin ruhuma, felsefesine aykırıdır. Biridi böyle bir soru soruyorsa onun homeopatiyi hiç bilmediğini ve allopatik bir bakışa sahip olduğunu hemen anlarız. Homeopati yaşam enerjisini regüle etmekte ve tüm hastalıklarda başarı göstermektedir.
Homeopatinin Kısa Tarihi Homeopati “maddeler seyreltildikçe etki güçleri artar“ prensibine dayanmaktadır.- Bu prensip tarihte ilk defa antik Yunan döneminin en tanınmış hekimi olan Hippokrates tarafından farkedilmiştir. Daha sonra bu doğa yasası 16. yüzyılda Alman gezgin, Hekim ve Simyacı Paracelsus tarafından oldukça yoğun bir şekilde araştırılmıştır.
Fakat bu doğa prensiplerini ilk defa Doktor, Eczacı ve Kimyacı olan Samuel Hahnemann kendi üzerinde yaptığı denemelerle doğrulamış ve bu gücü hastalıkların tedavisinde kullanmayı bir bilim haline getirmiştir.Christian Friedrich Samuel Hahnemann 1755 de Almanya’nın Meissen şehrinde ( bugün Dresden’e bağlı) doğmuş. Tıp, eczacılık ve kimya öğrenimlerini bitirdikten sonra kısa bir süre hekim olarak çalışmış ve müteakiben bu şekilde doktorluk yapmayı red etmiş ve bildiği yedi dilde, çeviri yapmayı tercih etmiştir.
Çeviriler esnasında Kınakına ağacının (Latinamerika’nın tropik bölgesinde yetişir) kabuğunun sağlıklı bir insan tarafından alındığında malarya ( sıtma ) hastalığına benzer semptomlar gösterdiğini öğrenmiş ve kendi üzerinde bunu defalarca denemiştir. Bu şekilde tedavi yapılması kanısına varıp bir dizi deneme ve olumlu sonuçlar aldıktan sonra bunları ana eseri olan “Das Organon“ adlı kitabında bilimsel bir hale getirmiştir. Böylece Homeopati modern ve doğal bir tedavi yöntemi olarak doğmuştur.Hahnemann uzun süre Almanya’da Homeopat olarak hasta kabul görmüş ve hayatının sonuna kadar (1843 / Paris) yaptığı araştırmalar hakkında çok sayıda kitap yazmıştır.
Modern tıp, hastanın ve hastalığın morfolojik ve fiziki değişiklikleriyle ilgilenmekte ve hastalıkların, mikropların, travmaların organizmada yarattığı sapmaları tedavi etmektedir. Bu sayede artık salgınlar(veba, tifo,kolera, çocuk felci, verem, trahom v.s ) tamamen önlenmiştir. Akut bir hastalıktan insanların ölmesi modern tıp imkanı olan yerlerde oldukça nadirdir.
Ancak kronik hastalıklarda, dejeneratif hastalıklarda,(Romatizmal hastalıklar, Fibromiyalji,MS –Multible Scleroz, Miyastenya Gravis, Miyopatiler,Depresyon, Psikozlar, Astım, KOAH, Hipertansiyon, Migren, Kanser v.s.) modern tıbbın başarısı oldukça düşüktür. Kronik hastalıkların tedavisinden çok semptomların geçici olarak rahatlatılması ve hastanın ömür boyu ilaç bağımlısı olması şeklinde bir prensip hakim olmuştur.
Bu nedenle tamamlayıcı tıp disiplinleri ve geçen asırlarda üzerinde pek durulmayan veya bir ara popüler olup sonra unutulmuş olan tedavi yöntemleri, modern dünya da yeniden kabul görmeye, en azında dikkate alınmaya başlanmıştır.
Bu nedenle Akupunktur, Homeopati, Nöralterapi, Proloterapi,Ozon Tedavisi özellikle kronik hastalıkların tedavisinde destek tedavi, yardımcı tedavi, Komplementer tedavi adıyla hekimler ve hastalar tarafından tanınır ve uygulanır olmuştur.Aslında hastayı tedavi eden ve hekim tarafından uygulanan, bilim olan, kanıta ve yanıta dayalı açıklamaları olan tıp disiplinlerin tamamlayıcı ve destek diye ayırmak pek uygun değildir. Belli alanların kontrolünü eline geçirmiş olan ve sektörleşen her hizmet, kendine rakip olanı dışlıyor. Ancak ortada bir gerçek var ki, amputasyon önerilen bacakları
Ozon Tedavisi ile kurtarıyoruz. Bu mutluluk ve başarıyı yüzlerce kez ben de yaşadım, hastalarım da yaşadı. Varsın yöneticiler Ozon yönetmeliği hazırlamasınlar. Ortada bir realite var.
Homeopatinin, astımlı hastayı, migrenli hastayı, diyabetik hastayı tedavi ettiğini Homeopatlar biliyor ve yayınlıyorlar. Ama Homeopatinin alfabesi de, okulu da, kitabı da, çalışma prensibi de modern tıbdan farklıdır. Birinin yöntemiyle diğerini kanıtlamak henüz mümkün görünmemektedir.
Nöralterapi ile tedavi edilen , migren, fibromiyalji,kabızlık vakalarını ülkemizde sayısı 500 e ulaşan Nöralterapistler bilmektedirler.
Proloterapinin bel fıtığında, artrozlarda, eklem instabilitelerinde, tendinitte, avasküler nekrozlardaki başarısını her geçen gün daha çok görüyoruz.“Sizin bu hastalıkla, bu ağrıyla yaşamanız lazım” böyle bir cümle yok. Yaratan her şeyin şifasını vermiştir. Şifasını vermediği bir derdi de henüz vermemiştir.[/vc_column_text][vc_column_text]
Hint Homeopat, Dr Madan Lal Sehgal, homeopatide MİND semptomlar üzerinde çalışarak daha kısa sürede ve daha etkili bir yöntem geliştirmiştir. Bu yönteme “Rediscovery of Homeopathy” adını vermiştir. Bu yöntem ile çalışan hekimler klasik homeopatide oldukça başarılı olduktan sonra, daha başarılı olmaktadırlar. Sehgal yöntemi, Klasik Homeopatidir. Ancak hastanın incelenmesi ve rubriklerin yorumlarında daha derin bir bakış açısı vardır.
Proloterapi ve Nöralterapi ve uzun yıllar Ozon ile çalışan bir hekim olarak, Homeopatiye aşık olmama rağmen, günlük pratiğime dahil etme konusunda önemli çekincelerim vardı. Zira Homeopati yapan hekim, başka bir yöntemle çalışmak istese de buna zaman ayırması çok zor oluyor ve Homeopatide derinleşemiyor düşüncesi taşıyordum. Ancak Sehgal Yöntemini öğrenince bu konuda görüşüm değişti.
Sehgal’in kitaplarını tercime ettikçe ve hastalarımda uyguladıkça, Homeopatinin günlük pratiğime yavaş yavaş yerleştiğini fark ettim. Aşağıda bu konuda neler olduğunu açıklayan bir yazı göreceksiniz. Bu vakalar Dr.Madan Lal Seghal’in kitabından alınan vakalar ve kitabından bazı temel yaklaşımları içermektedir.
BENZERLERİN SEMPTOMATOLOJİSİ
Hayvan , bitki ve mineralin siklusları birbirine bağlıdır. Davranış ve duyguları da birbirine bağlıdır. Hastalıklar veya olaylar karşısındaki tutumları birbirine benzeyenlere similiar denir.
Bir hasta, yalvarırcasına probleminden kurtulmak için yardım ister. Yardım istemenin farklı şekilleri vardır. Hekime başvuran hasta elbetteki yardım almak için gelmiştir. Ama talep etme şeklindeki farkları,görmek ve değerlendirmek bizi faklı homeopatik remediye götürecektir.
Yukardaki 3 ayrı rubrikte yardım istemekle ilgilidir. Aralarındaki nuans farklarını bilmek Sehgal Metodunun inceliğinde yatar.
Örneğin:
Başka bir hasta içine kapanır. Yardım istemez. Kendi tek başına problemleriyle mücadele eder.
Ancak yardım konusu da farklıdır. Aid ve Help yardım anlamına gelen iki kelimedir. Ama aralarında anlam farkı vardır.
Aid = imdat , yardım, destek,medet
Help= yararlı olmak, elinden tutmak, yardım
AİD=Yardım etmek için özel çaba harcamak asiste etmek, profesyonel yardım. Bu nedenle akılla ve rahatlıkla yapılır. Bir profesyonelin akılla ve rahatça yaptığı yardım manasına gelir.Ancak bazen kişinin yardım beklemeye tahammülü yoktur. Eğer yardım hemen gelmezse o afallar, bocalar. Ve kendi başına çaresine bakmaya başlayacaktır. Ya da bağırıp çağıracak, çığlık çığlığa kalacaktır. Rahatça kendi başının çaresine bakamayacaktır.
HELP=Diğerinden çaba beklemek. Yardım alınır veya verilir. Özel değil kim olursa olsun. Başkasından ister. Kendi hiçbir şey yapmaz. Hiçbir planı yoktur. Ağlar. Bana yardım edecek kimse yok mu der. Yanında biri varsa ne duruyorsun bir şeyler yap görmüyor musun ben ölüyorum der.
Delusions :Olmayan bir şeye , düşünceye inanmak, varmış sanmak. İmajination – halusinasyon – ilizyon
İmajine etmek: olmayan bir şeyi kafasından üretmek.
Delirium: Rayından çıkmış bir mind, kişi duygularının esiridir. Anormal ve aşırı tepkisel bir formda ve tonda ortaya serilen bir duygulanım var. Değişik mud ve delilik belirtileri var, ama deli diyemezsiniz. Deli değil. Delirme halidir. Aşağılayıcı, gülünç, ağlayan, gülen, değişik haller gösteren bir tablodur.
Shrieking:Acı acı bağırarak ağrısını açığa vurmak
Sharp shrill sound ( acı acı bağırma )Yüksek ve kulağı rahatsız eden bir sesi var . Aşırı ağrısının ifadesi ya da neşelenmesinin ifadesi yüksek ve gürültülüdür.
Crying:Izdırap (agony) ve keder sonucu ağlama yürürken birden ağlamaya başlar. Konuşurken sohbet ederken birden ağlarlar.
Crying ve shrieking çok farklıdır. Bu iki tablonun MİNDi de çok farklıdır. Kaba yüksek sesle ,rahatsız edici =shrieking dir. O sesi duymak istemezsiniz. Rahatsız eder.
Delusions help, calling for(plat)Bir halusinasyon durumudur.İçinden gelen bir ses ona, yardım için gelecek. Bazen hasta sizden direk yardım istemez o o yardım onun ses tonunda ve dillendirme şekillerinden çıkarılabilir. Basit ve net bir gözlemle hastanın semptomlarını değerlendirdiğimizde anlaşılır.
Shrieking for aid : örnek:( plat)
VAKA:1 Vücudunun sol tarafında ağrısı olan hasta bize geldiğinde
-Doktor dünden beri, bütün sol yanımda ağrı var. Ne yürüyebiliyorum, ne de kol ve bacağımı kullanabiliyorum.
-Ne zaman başladı?
-Belki 3-4 gündür. Dün daha kötü oldum sonra size gelmeyi ve bir ilaç almayı düşündüm.
VAKA :2 Hasta yine sol taraf ağrısıyla gelir.
-Doktor benim için bir şeyler yapabilir misin?
-Benim işimi yapacak hiç kimse yok (işyerinde)
-Benim yerimi kimse alamaz yapamaz
-Eğer ben çalışmazsam işyerinde her şey karışacak. Dahası ne zaman birisi hastalansa o endişelenir. Elbette nasıl sessizce olsun ki? Doktor lütfen yardım der.
VAKA :3 Calling for help: (plat)
Üstesinden gelmek için bir şeyler yaptım. Ama anladım ki sana görünmem gerek. Ben tek başıma başaramayacağım. Bu 3 vaka aynı gibi kabul edilmeli. Seçtikleri kelimeler ve kullandıkları ifadeler bizi ilaca götürür. Onun için gözümüz ve dikkatimiz hastanın üzerinde olsun. Hastanın stresi, tonu, tavrı önemlidir.
BRİONYA = Bry
1) Çok meşgul Çok şey üzerinde çalışır ve garanticidir.Gelecek endişesi var. (çok çalışır)
Anxiety, do something, compelled to (mecburi olduğu şeyler için anksiyete)
2) Aşırı irritabıl bir durumdur. Cevap vermek mecburiyetinde olduğu bir soru onu irrite edecektir. Ne, niçin, bry ‘yı kızdırıyor ona bakalım
3) Sabah iş hakkında konuşma ve teşebbüs etme onu aşırı irrite eder. Ağrı başladığı zaman kaybolur.Mecburiyet ve bazı şeylerde ısrar etmek onun tüm vücudunu huzursuz eder. Her nereye gitse rahat edemez .Derin güvensizlik duygusu ( deep feling of insecurity)Çalışmaya gönülsüzlük (disinclination for work)
4) Çocuk kucaklanmaktan ve taşınmaktan hoşlanmaz. Ölüm korkusu ve iyileşme konusunda umutsuz istediği şeyleri ret eder.
VAKA-1
Hasta- Doktor bana ne oldu bilmiyorum. Bana hiçbir soru sorma, cevap isteme , bana bir ilaç ver. Durumum hakkında hiç birşey sorma. Ne anlattığını anlamıyorum .
Dr- Eğer sen problemini bana anlatmazsan ben sana nasıl yardım edebilirim ki?
Hasta- Doktor birisi hariç (çok eminde değilim ) hiçbir problemim yok. Ama bu problemden kurtulursam daha iyi olacağım.
Dr- Bunu nasıl söyleyebiliyorsun ?
Hasta- Bu problemden beri hiçbir şey yapamıyorum. Konsantre olamıyorum. Bu problemden kurtulursam iyi olabileceğimi ve çalışacağımı biliyorum.
Capriciousness (kaprislilik) means, wants, but,does not know what
Dr- Bu problem biterse her şey düzelir demekle ne demek istiyorsun?
Hasta- Demem şu ki bu hastalığı tedavi etmek zaman alacak. Ama benim asıl problemim, işimden dolayı çektiğim ağrıdır. Bu yüzden bu ağrı geçerse hayatım düzene girecek tekrar işime dönebileceğim. Her şey iyi olacak.
Dr- Şu anda hiçbir iş yapamıyor musun?
Hasta- Çalışamazsam hayatımı nasıl sürdürebilirim. İşimden tamamen vazgeçemem. Meslektaşlarım iş arkadaşlarımla telefonlaşmaktayım. Ağrım arttığında işimi ve aktivitelerimi bırakmak zorunda kalıyorum. İşimi aynı hızda ve kolaylıkta yapamıyorum öncelikle bu ağrıdan kurtulmak istiyorum. Hayatımı etkileyen bu ağrıdan kurtulmak istiyorum. Gerçekten bu durumdan hoşlanmıyorum.
Disturbed, averse to being (BRY)
Business, talks of(BRY)
Sitemizde mevcut yazılar,resimler ve konular ön bilgilendirmeden ibarettir. Sitemiz bilgiler hiçbir şekilde hastalıkların tanı ve tedavilerinde kullanılmamalıdır. Site içeriğinin, tanı ve tedavi amacıyla kullanımından doğacak tüm sorumluluk ve sonuçları kullanıcıya aittir. Daha detaylı ve size özel bilgi almak için doktorumuzdan randevu almanız gerekmektedir.
Op. Dr. Hasan Doğan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı 2025 © Tüm Hakları Saklıdır